18 Eylül 2012 Salı

Bir küçücük aslancık varmış

Tepeleme aşıklar ordusu var karşımda.
Çoğu sürekli kavga eden cinsinden,
Bir gece birbirlerine nefretlerini kusuyorlar, diğer gece aşktan ölüyorlar.
Bir kısmı tekrara düşmüş, aynı şarkı çalıyor yıllardır.
Bu kısım uzun süredir birlikte olmanın verdiği garipliğin içerisindeler.
Bıraksan olmuyor( çünkü yılların birikimi, sevgisi var) bırakmasan daha bir kötü.
Aşk yok.
En son kısım ise platonikler...
Ahhlar vahlar havada uçuşuyor.
Evet, evet bana baktı.
Fotoğrafıma yorum yapmış kesin benden hoşlanıyor naraları her yerden duyulmakta.
Aşkın en güzel anı başladığı zaman galiba.
Her iki tarafta aşkı yeni yeni tadarken, tüm kusurlar ya saklanır ya da görmezden gelinir.
Bu yüzden değil midir ki insan bir psikopata bile aşık olmakta zarar görmez?
Ya da bir mahkuma aşık olur, en basiti serserinin tekine bilir o adamdan bi bokum olmayacak.
Ama aşk işte, varsın kusurları öyle dursun.
Hepimiz monotonluktan ziyade heyecanı tercih ederiz.
Bu yüzden bazen yıllardır süren düzenimizi bir çırpıda bozabiliriz.
Yeter ki kalbimiz hafiften hareketlensin.
Bazen kavgayı bile sırf bu yüzden başlatabiliriz, Sırf biraz hareket olsun diye....
İçimizdeki yırtıcı hayvan bu gibi noktalarda ortaya çıkıyor galiba..



2 yorum:

  1. hangisi daha yıkıcı bilmem.Bahsettiğin gibi bir yapı mı yoksa alışkanlıklarına bağlı, düzeninin bozulmaması adına sorunlardan bile kaçan,görmezden gelen bir yapı mı?ya da iki farklı kişiliğin bir araya gelmesi ve aşkın bir gün bitmesi mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bence alışkanlıklarına boyun eğmek en kötüsü... Düzenini bozmak istemediğin için saçma sapan şeyler yaşamak zorunda kalmak. Allah korusun...

      Sil

Aaaa, gücenirim ama düşündüğünü yazmazsan