30 Ocak 2012 Pazartesi

Kaldırım buzu gibi kalbim...

Dostlar araba bakıyordum kendime hani olur da bir gün alırım falan diye ama daha ehliyetim yok...
Neyse sonra ben fikrimi değiştirdim. Ankara'nın süper buz pisti kıvamındaki kaldırımlarından yüreğime işleyen parlak buz parçalarından sonra kızak almaya karar verdim. Mevsimlik, şöyle ucuza bir şey kapatabilirsem keyfine diyecek yok hani...
bugün işe gelirken öyle artistik patinajlar yaptım ki Acun beni görse hemen buzda dansın yeni sezonunu başlatırdı o denli yetenekliyim yani....
Neyse şimdi kızağım ve patenim olmadığı için yavaştan yola koyulayım ben ancak eve varırım.
Sağlıcakla kalın emii

19 Ocak 2012 Perşembe

Acı Tatlı Tesadüfler

                                                             
Hafta sonu miskinlik yaparak geçti... Daha önce dediğim gibi Korelilerin 90 kitap okumasına acayip takıldım. bu nedenle kendimi kitaba verdim hem karda yağıyordu... Sıcacık çay, ama belirtmeliyim öncesinde çok büyük temizlik yaptım evde, sıcacık bir duştan sonra dediğim gibi çayımla battaniyenin altında önce Keith Ablow'un psikopat kitabını bitirdim daha sonra ''Ma part du gâteau'' adlı Fransız filmini izledim... 
                                 
 
                                                                       


         Çok güzeldi.. gerçi borsa işiyle uğraşan insanlardan soğudum ama olsun... Filmi izlemeniz lazım.. Aslında ben önceleri Fransız filmleri sevmezdim ama birden Cesaretin Var mı Aşka(Jeux D'enfants ) , Amelie falan derken Fransız aşığı oldum...      Yok abarttım galiba aşk değilde bi hayranlık falan...Ben kapalı havaları daha çok seviyorum galiba... Okula giderken de öyleydi.. Yağmur falan yağınca ben bir mutlu olurdum. çünkü hemen çay demler dersin başına otururdum. Ya da elime bir dergi kitap alır okumaya koyulurdum.... Ama şöyle ki kaç gündür yağan kar sinirlerimi bozuyor... Kaldırımlar hep buz.. Ayağıma paten geçirsem buzda dansın yeni sezonunun açılışını yapabilirim:))
         Velhasılı soğuk havalar hafta sonu çalışmıyorsanız arkadaşlarla sıcak bir kahve içmek, kitap okumak ya da film izlemek için birebir.. Son olarak size Amelie'den sevdiğim bir parçayı yollayayım...
 
    Esenlikle kalın dostlar

16 Ocak 2012 Pazartesi

yapacaklarımın listesi benim ne eksiğim var

Güney Kore'de bir kişi yılda ortalama 90 kitap okuyormuş. Tanrım beni azad et....nasıl mümkün oluyor anlamıyorum. Kendimi zorlasam ayda en fazla 3-4 kitap bitirebiliyorum. Ne yapabilirim yani... ne yazık ki buradaki atm lerden yalnızca para çekebiliyorsunuz kitap alamıyorsunuz. Kaldı ki bir kitabın fiyatı en az 20-25 TL. bu demek oluyor ki normal şartlar altında zorlasam da 90 kitap okuyamam. Ama ben yine de kendime bir kota gibi bir şey koydum böylece bu yıl en az 57 kitap okuyacağım. Neden 57 mi? canım öyle istiyor arkadaş ayrıca hepinize www.goodreads.com 'u şiddetle tavsiye ediyorum. bir nevi e-kütüphane...  
Biraz param olursa kitap alırım; eğer artarsa yiyecek ve giyecek alırım… (Erasmus)
Çok iyi demiş değil mi?? İnsan kitaba doyamıyor en azından ben hiç doyamıyorum....

11 Ocak 2012 Çarşamba

Rastgele numara çevirenler kulübü

Bu kulübe üye olanları bana bi gönderin iki çift lafım var. Geçen biri arıyor adım Selahattin diyor bende eniştem sandım ooo enişte naparsın nasıl gider hayat dedim sonra bu bana demesin mi bu numara benim kanğama, yumuşak g yi kullandı arada, ait dedi rabbim oysaki ben eniştemle konuştuğumu sanıyordum. Meğer kullandığım numara bu insanoğlunun askerlik arkadaşının numarasaymış hıhı bende senin arkadaşının sekreteriyim ondan telefonları oooo enişte diye cevaplıyorum.. hıııııı bi de rastgele numara çevirenler var ve bunlara hep ben denk geliyorum. utanmadan bana pardon mesaj atmışsınız diyorlar... evet ben saykoyum bilincimi kaybedip mesaj atıyorummm Sabırrr

2 Ocak 2012 Pazartesi

Abiler Ablalar

Yakın zamanda büyük konuşmalarımın seyri çok kötü bir hal aldı. Gideceğim bu diyarlardan dedim şükür çiviyi iyi çaktım. Çıkış yok...
Tunalı Hilmi'de günde en az bir kere dolanıyorum ki bunu hiç istemezdim. Kader... Gönül ister Eminönü'nde balık ekmek yemek, Sultanahmet Meydanında turistlerle dalga geçmek...Aynen Starbucks da sapık gibi sabah akşam oturan abiler ablalar gibi. Yeminle biri var hep orada geçen boynuna alıç var ya amcalar satıyor kolye gibi sokakta ama yenilsin diye satıyor onlar, bu abim boynuna takmış bunu geziyor öyle. Millet napsın bakıyor alıç alıç... Fotoyu da bence bu arkadaş çekmiş, şahsen ne zaman oraya gitsem bu köşede oturuyor....hahaha
Ankara, güzel mi bilemedim, tek bildiğim buranın o garip, keskin soğuğuna alıştığım ve artık hayatımın burada kurulu olduğu... Yılbaşı gecesi Kızılay'da apaçi stayla takılmıyorum fakat bu gerçeği de göz ardı edemem. ehh az takılmadım Kızılay'da... Arkadaşlarıma Sıhhiye köprü altında satılan dönerden ısmarlayacağım diye söz verdim. Yolum düşerse bir ekmek döner+ ayran 3 Tl... Beyin bedava...