Hayatım olmuş google... neredeyse çişim geldi mi diye google'a danışıcam.
Dün gece uyuyamadım.. tavana bakıp salak salak şeyler düşündüm.
Neden uyuyamadığım konusuna gelirsek;
Arkadaşım çığlık atarak erkek arkadaşıyla kavga ediyordu.
Neden Allah'ım?
Yani beni aşktan soğutacak örneklerle karşılaşıyorum. Bunu da google'a sorucam!!!
Tavana bakarken bunu da düşündüm. Şu aralar çevremde pek iyi örnekler yok.
Bağırmalara gelemiyorum.
Kavgalara hiç. Biran önce kış gelsin.
Evet bunu da tavana bakarken düşündüm.
Neden mi?
Kalorifere yapışık, sıcacık çayımla beraber kitap okumak istiyorum...
28 Eylül 2012 Cuma
27 Eylül 2012 Perşembe
Düttürü dünya
Gel zaman git zaman,
insan yapamadığı şeyleri bir çırpıda yapabiliyor.
Söyleyemediği, dilinin ucunda olan kelimeler ansızın dökülüyor....
insan yapamadığı şeyleri bir çırpıda yapabiliyor.
Söyleyemediği, dilinin ucunda olan kelimeler ansızın dökülüyor....
26 Eylül 2012 Çarşamba
Hayalet *_*
Angaralı bir bebe olaraktan...
Birkaç kez görmüşlüğüm vardır Hayaleti... Behzat Ç'nin Hayaleti:)
düşündüğünüz hayaleti görsem şuan buraya değil akıl hastanesinde duvara bokumla yazı yazıyor olurdum. (Af edersiniz bu cümle için)...
Ama ben Harun'u görmek istiyorum. Ergene bağlamış olabilirim şuan.... Görünce boynuna atlamicam ama olsun. Göreydim iyiydi...
Şimdi başka bir mesele ise;
Bir arkadaşım trip atmak için ters soru işaretini kullanıyormuş... Mesela erkek arkadaşına mesaj yazacak ; ''Hmm akşam eve gidip dinlenmece¿'' gibi...
Allah'ım iki saat güldüm.. Birincisi İspanyolca'da bu işaretin kullanıldığını ve soru cümlesinin başına geldiğini biliyor falan zannettim. ama yok.. bizimki sadece trip atmak için kullanıyormuş. İkincisi bunu galiba yalnızca o kullanmıyor. Bilemedim ben ilk defa duyuyorum...
tamam ergenler böyle garip garip işaretler kullanıyorlar misal; .d ne demek bu hala anlayamadım...
Neyse anlamamam daha hayırlı bence...:)
Bu arada *_* bunu seviyorum:)
Birkaç kez görmüşlüğüm vardır Hayaleti... Behzat Ç'nin Hayaleti:)
düşündüğünüz hayaleti görsem şuan buraya değil akıl hastanesinde duvara bokumla yazı yazıyor olurdum. (Af edersiniz bu cümle için)...
Ama ben Harun'u görmek istiyorum. Ergene bağlamış olabilirim şuan.... Görünce boynuna atlamicam ama olsun. Göreydim iyiydi...
Şimdi başka bir mesele ise;
Bir arkadaşım trip atmak için ters soru işaretini kullanıyormuş... Mesela erkek arkadaşına mesaj yazacak ; ''Hmm akşam eve gidip dinlenmece¿'' gibi...
Allah'ım iki saat güldüm.. Birincisi İspanyolca'da bu işaretin kullanıldığını ve soru cümlesinin başına geldiğini biliyor falan zannettim. ama yok.. bizimki sadece trip atmak için kullanıyormuş. İkincisi bunu galiba yalnızca o kullanmıyor. Bilemedim ben ilk defa duyuyorum...
tamam ergenler böyle garip garip işaretler kullanıyorlar misal; .d ne demek bu hala anlayamadım...
Neyse anlamamam daha hayırlı bence...:)
Bu arada *_* bunu seviyorum:)
Etiketler:
behzat ç,
behzat ç harun,
ergenler,
hayalet
25 Eylül 2012 Salı
Susalım hep beraber
Hepimiz sussak...
Biran için tüm dünya sussa, hiç ses olmasa...
Ne araba kornaları, ne ayak sesleri, ne acı fren sesleri
ne de benim harflerim olsa...
Biran sadece yazsa ya da okusa herkes...
Bağırmasa kimse...
ya bir köy olsa uzakta hiçbir şeyden habersiz, ya da şehrin çocuğu geçmişe dönse izi olmaya günlere.
Duvara saklanan mektup olsak..
Ya da çeşme başı güzeli..
Köy kahvesinin önünden geçen narin genç kız...
Ama kimse konuşmasa...
24 Eylül 2012 Pazartesi
Laleli Belkıs
İp atlayasım var.
O günlere dönüp güzelim sokaklarda kaybolmayan temiz ruhlarla birlikte olmak istiyorum.
Hiç kötülük yokken...
Annemin evde yaptığı ekmek arası peynirle geçiştirmek istiyorum öğle yemeğimi.
Sek sek çizip oynamak,
Yerden yüksek oynarken hiç yenilmeyip, istopta topu her zaman havada tutmak ,istiyorum.
Herkesin elinde deli gibi akıllı telefonların olmadığı, en teknolojik şeyin sanal bebek beslemek olduğu günlere dönmek istiyorum.
Sıdıkayı izlerken, aa aynı benim annem, aa bizim evdeki çay tabaklarının aynısı diye şaşırmak...
Mahallenin Muhtarlarındaki meraklı Melahat'ın kopyasının karşı komşum olduğu günlere dönmek istiyorum.
Kapıyı yarım yamalak açan, sokak kapısında karşılaşınca bir selamı fazla gören insanları değil,
Çay demlediğinde evdeki en küçüğü gönderip seni davet eden komşuları istiyorum.
Evet ben 90ları şimdi yeniden yaşamak istiyorum.
Karşımda elinde telefonla durmadan tweet atan biri değil konuşabileceğim bir demlik çayı sohbetle bitirebileceğim birilerini istiyorum...
O günlere dönüp güzelim sokaklarda kaybolmayan temiz ruhlarla birlikte olmak istiyorum.
Hiç kötülük yokken...
Annemin evde yaptığı ekmek arası peynirle geçiştirmek istiyorum öğle yemeğimi.
Sek sek çizip oynamak,
Yerden yüksek oynarken hiç yenilmeyip, istopta topu her zaman havada tutmak ,istiyorum.
Herkesin elinde deli gibi akıllı telefonların olmadığı, en teknolojik şeyin sanal bebek beslemek olduğu günlere dönmek istiyorum.
Sıdıkayı izlerken, aa aynı benim annem, aa bizim evdeki çay tabaklarının aynısı diye şaşırmak...
Mahallenin Muhtarlarındaki meraklı Melahat'ın kopyasının karşı komşum olduğu günlere dönmek istiyorum.
Kapıyı yarım yamalak açan, sokak kapısında karşılaşınca bir selamı fazla gören insanları değil,
Çay demlediğinde evdeki en küçüğü gönderip seni davet eden komşuları istiyorum.
Evet ben 90ları şimdi yeniden yaşamak istiyorum.
Karşımda elinde telefonla durmadan tweet atan biri değil konuşabileceğim bir demlik çayı sohbetle bitirebileceğim birilerini istiyorum...
Etiketler:
çay,
komşu,
laleli belkıs,
mahallenin muhtarları,
saklambaç,
sıdıka,
yerden yüksek
19 Eylül 2012 Çarşamba
Cehalet içinde devinim
Başlıkta sanki önemli bir makalenin başlangıcını yapıyor muşum gibi gelebilir lakin devinimin anlamını tam olarak bilmemekle beraber bi kere olsun kullanmak istedim.
Şuan okuduğum kitap '' Edebiyat ve Patates Turtası Derneği'' çok güzel bayıldım...
Yalnız kitabı okurken yeni öğrendiğim bir şeyi paylaşmak istedim.
Belki siz çoktan biliyorsunuz ve ben yazdığımda mala bak yeni öğrenmiş bir de kitap kurduyum diyor kendine diyebilirsiniz!! Size öğrenmenin yaşı olmadığını hatırlatmak isterim:)
Öğrendiğim şey Jane Eyre ve Uğultulu Tepeler'in yazarları kardeşmiş.
Nayır nolamaz....
Brontë Kardeşler...
Charlotte, Emily ve Anne Brontë....
Kitapta isimleri geçtiği için bakayım dedim ve şak !!!
Benim için şaşırtıcı oldu..
Neyse dalga geçmeyin benle anacım naparsın işte bazı şeyleri de bilmeyi verelim nolacak!!
Şuan okuduğum kitap '' Edebiyat ve Patates Turtası Derneği'' çok güzel bayıldım...
Yalnız kitabı okurken yeni öğrendiğim bir şeyi paylaşmak istedim.
Belki siz çoktan biliyorsunuz ve ben yazdığımda mala bak yeni öğrenmiş bir de kitap kurduyum diyor kendine diyebilirsiniz!! Size öğrenmenin yaşı olmadığını hatırlatmak isterim:)
Öğrendiğim şey Jane Eyre ve Uğultulu Tepeler'in yazarları kardeşmiş.
Nayır nolamaz....
Brontë Kardeşler...
Charlotte, Emily ve Anne Brontë....
Kitapta isimleri geçtiği için bakayım dedim ve şak !!!
Benim için şaşırtıcı oldu..
Neyse dalga geçmeyin benle anacım naparsın işte bazı şeyleri de bilmeyi verelim nolacak!!
18 Eylül 2012 Salı
Bir küçücük aslancık varmış
Tepeleme aşıklar ordusu var karşımda.
Çoğu sürekli kavga eden cinsinden,
Bir gece birbirlerine nefretlerini kusuyorlar, diğer gece aşktan ölüyorlar.
Bir kısmı tekrara düşmüş, aynı şarkı çalıyor yıllardır.
Bu kısım uzun süredir birlikte olmanın verdiği garipliğin içerisindeler.
Bıraksan olmuyor( çünkü yılların birikimi, sevgisi var) bırakmasan daha bir kötü.
Aşk yok.
En son kısım ise platonikler...
Ahhlar vahlar havada uçuşuyor.
Evet, evet bana baktı.
Fotoğrafıma yorum yapmış kesin benden hoşlanıyor naraları her yerden duyulmakta.
Aşkın en güzel anı başladığı zaman galiba.
Her iki tarafta aşkı yeni yeni tadarken, tüm kusurlar ya saklanır ya da görmezden gelinir.
Bu yüzden değil midir ki insan bir psikopata bile aşık olmakta zarar görmez?
Ya da bir mahkuma aşık olur, en basiti serserinin tekine bilir o adamdan bi bokum olmayacak.
Ama aşk işte, varsın kusurları öyle dursun.
Hepimiz monotonluktan ziyade heyecanı tercih ederiz.
Bu yüzden bazen yıllardır süren düzenimizi bir çırpıda bozabiliriz.
Yeter ki kalbimiz hafiften hareketlensin.
Bazen kavgayı bile sırf bu yüzden başlatabiliriz, Sırf biraz hareket olsun diye....
İçimizdeki yırtıcı hayvan bu gibi noktalarda ortaya çıkıyor galiba..
Çoğu sürekli kavga eden cinsinden,
Bir gece birbirlerine nefretlerini kusuyorlar, diğer gece aşktan ölüyorlar.
Bir kısmı tekrara düşmüş, aynı şarkı çalıyor yıllardır.
Bu kısım uzun süredir birlikte olmanın verdiği garipliğin içerisindeler.
Bıraksan olmuyor( çünkü yılların birikimi, sevgisi var) bırakmasan daha bir kötü.
Aşk yok.
En son kısım ise platonikler...
Ahhlar vahlar havada uçuşuyor.
Evet, evet bana baktı.
Fotoğrafıma yorum yapmış kesin benden hoşlanıyor naraları her yerden duyulmakta.
Aşkın en güzel anı başladığı zaman galiba.
Her iki tarafta aşkı yeni yeni tadarken, tüm kusurlar ya saklanır ya da görmezden gelinir.
Bu yüzden değil midir ki insan bir psikopata bile aşık olmakta zarar görmez?
Ya da bir mahkuma aşık olur, en basiti serserinin tekine bilir o adamdan bi bokum olmayacak.
Ama aşk işte, varsın kusurları öyle dursun.
Hepimiz monotonluktan ziyade heyecanı tercih ederiz.
Bu yüzden bazen yıllardır süren düzenimizi bir çırpıda bozabiliriz.
Yeter ki kalbimiz hafiften hareketlensin.
Bazen kavgayı bile sırf bu yüzden başlatabiliriz, Sırf biraz hareket olsun diye....
İçimizdeki yırtıcı hayvan bu gibi noktalarda ortaya çıkıyor galiba..
17 Eylül 2012 Pazartesi
Canım?
Lütfen tanımadığımız insanlara canım demeyelim, diyenleri uyaralım.
Özellikle alışveriş yaparken mağaza çalışanlarına ''Aa Canım şunun şu bedeni var mı?'' diye soru yöneltenlere iki tane tokat atalım!!
Artı hiç tanımadığı insanlara tatlım, şekerim, canım diye hitap edenleri bir ülkeye toplayalım onlar orada birbirlerini böyle çağırıp dursunlar:)
Ahahaha isim falan olmasın...
Özellikle alışveriş yaparken mağaza çalışanlarına ''Aa Canım şunun şu bedeni var mı?'' diye soru yöneltenlere iki tane tokat atalım!!
Artı hiç tanımadığı insanlara tatlım, şekerim, canım diye hitap edenleri bir ülkeye toplayalım onlar orada birbirlerini böyle çağırıp dursunlar:)
Ahahaha isim falan olmasın...
14 Eylül 2012 Cuma
Ölümsüzlük suyunu bulamayan yorgun savaşçı
Gökyüzü her ne kadar pırıl pırıl olsa da mevsim değişecektir..
Önce hafif serpiştiren yağmurlar ardından boran..
Bir bakmışsın simsiyah saçlarına karlar aklar düşürmüş.
Ardından yine güneş...
Bir uyanmışsın herkes mutlu, gözlerinin içi gülüyor, aile ile yapılan sonsuz güzel bir kahvaltı,
Ertesi gün ağıtlar var etrafta..
Bir sonraki gün doğarken bir bebek ağlamaklıdır gözler.
Sevinç mi hüzün mü?
Yine yağmur, kar, sıcak, soğuk...
Yaşamak ve yine yaşamak..
Yorgunken bile yorulmak istememek.
Uyurken uyanık olmayı dilemek...
Uyanıkken hayal kurmak.
Aşıkken gelecek kaygısı taşımak...
Sevgiden yoksunken köpek gibi seviyor olmayı dilemek.
Ağlarken kendini tutamamak
Gülerken engel olmaya çalışmak
Ve yaşarken ölmeyi dilemek
Ölüme yaklaşırken; yeni doğmuş bir bebek olmayı istemek...
Önce hafif serpiştiren yağmurlar ardından boran..
Bir bakmışsın simsiyah saçlarına karlar aklar düşürmüş.
Ardından yine güneş...
Bir uyanmışsın herkes mutlu, gözlerinin içi gülüyor, aile ile yapılan sonsuz güzel bir kahvaltı,
Ertesi gün ağıtlar var etrafta..
Bir sonraki gün doğarken bir bebek ağlamaklıdır gözler.
Sevinç mi hüzün mü?
Yine yağmur, kar, sıcak, soğuk...
Yaşamak ve yine yaşamak..
Yorgunken bile yorulmak istememek.
Uyurken uyanık olmayı dilemek...
Uyanıkken hayal kurmak.
Aşıkken gelecek kaygısı taşımak...
Sevgiden yoksunken köpek gibi seviyor olmayı dilemek.
Ağlarken kendini tutamamak
Gülerken engel olmaya çalışmak
Ve yaşarken ölmeyi dilemek
Ölüme yaklaşırken; yeni doğmuş bir bebek olmayı istemek...
Baktıkça kahkahayı patlatırım
Allah'ım arkadaşımla bunun geyiğini o kadar yaptık ki!!! Gülmemek elde değil, ki bunu çözen arkadaşın alnından öpmek lazım;
13 Eylül 2012 Perşembe
Dertler benim, çile benim hayat senin senin olsun
Arabam olsun arkasına hemen nescafe bile üçü bir arada ben hala yalnızım yazdırıcam....
Bugün böyle Orhan baba takılıyorum.
Bazen diyorum ki hani şöyle bir insan evladı olsa;
Gelse yanıma ve dese ki hayatı biraz kolaydan al ben seninleyim...
Birbirimize salak saçma şarkılar göndersek, mala ağlayıp isimlerimizi birleştirerek (güç birleştiriyoruz sanki a.k.) facebook hesabı açsak..
Onu bulamayınca İsmail YK'dan nerdesin şarkısını dinleyip bunalıma girsem..
O uyuduğunda mesaj atsam; " Uyudun galiba ii geceler" ahahah böylesine kıroca bir aşk yaşamak istiyorum.
Belki böylesi geldi beni evde bulamadı!!! Bana bu şarkıyı söylemiş olabilir mi acaba?
Bugün böyle Orhan baba takılıyorum.
Bazen diyorum ki hani şöyle bir insan evladı olsa;
Gelse yanıma ve dese ki hayatı biraz kolaydan al ben seninleyim...
Birbirimize salak saçma şarkılar göndersek, mala ağlayıp isimlerimizi birleştirerek (güç birleştiriyoruz sanki a.k.) facebook hesabı açsak..
Onu bulamayınca İsmail YK'dan nerdesin şarkısını dinleyip bunalıma girsem..
O uyuduğunda mesaj atsam; " Uyudun galiba ii geceler" ahahah böylesine kıroca bir aşk yaşamak istiyorum.
Belki böylesi geldi beni evde bulamadı!!! Bana bu şarkıyı söylemiş olabilir mi acaba?
12 Eylül 2012 Çarşamba
Son Dakika
Yayın akışına kısa süreliğine ara vermek zorundayız sayın izleyiciler...
Ahh keşke mal insanlar size yamuk yapacakken adamın hası çıkıverse ve son dakika yumruğu atabilse...
Söylemek istediklerimizi gevelerken, cengaverin teki aman bacım işin aslı bu deyiverse. Nerde....
Ya da Sabrina misali büyü yapabilsem, dangolozları domuza çevirebilsem... Ay allahtan sihir gücüm yokmuş. Yoksa çamur içinde boğulurduk. Şükür Yarabbim....
Daha fazla kırılmak, küsmek, üzülmek, depresif takılmak istemiyorum. Bu nedenle hayatımın bu noktasında bir çok şeyi değiştirmeye karar verdim, şu iki üç dakikada... Son Dakika....
Hayatımın akışı şuanda sağa saptı. Dümdüz gidersem adını Suzan koydum; acıların kadını dizisini izlemek zorunda kalabilirdiniz...
Emir gibi Super Hero olmadığım için bok yoluna gidebilirdim.
Allah'tan çıkış tabelasını erken gördüm. Sinyal vermedim kusura bakmayın...
Ahh keşke mal insanlar size yamuk yapacakken adamın hası çıkıverse ve son dakika yumruğu atabilse...
Söylemek istediklerimizi gevelerken, cengaverin teki aman bacım işin aslı bu deyiverse. Nerde....
Ya da Sabrina misali büyü yapabilsem, dangolozları domuza çevirebilsem... Ay allahtan sihir gücüm yokmuş. Yoksa çamur içinde boğulurduk. Şükür Yarabbim....
Daha fazla kırılmak, küsmek, üzülmek, depresif takılmak istemiyorum. Bu nedenle hayatımın bu noktasında bir çok şeyi değiştirmeye karar verdim, şu iki üç dakikada... Son Dakika....
- Geveleme alanında uzmanlaşmayacağım.
- Beğendiğim iki ayakkabı var, bir de pantolon, bir de ceket tamam tamam birkaç bir şey onları alacağım.
- İlk fırsatta ya İngiltere'ye ya da Almanya ya gideceğim(dinimiz amin)
- Kendi küçük evime sahip olacağım, sadece benim olacak vurucam kırbacı vurucam kırbacı!!!!
Hayatımın akışı şuanda sağa saptı. Dümdüz gidersem adını Suzan koydum; acıların kadını dizisini izlemek zorunda kalabilirdiniz...
Emir gibi Super Hero olmadığım için bok yoluna gidebilirdim.
Allah'tan çıkış tabelasını erken gördüm. Sinyal vermedim kusura bakmayın...
Resimler şuralardan bulundu... Valla kendim gitmiş olsam alasını çekerim. ahahaha;
Etiketler:
adamın hası,
Almanya,
evim evim güzel evim,
geveleme,
İngiltere,
konuşma,
London
10 Eylül 2012 Pazartesi
Bugünün genel görünümü
Arkadaş çevreniz vasıtasıyla tanışacağınız birisinden ani bir yaklaşım görebilir, bir yere davet edilebilirsiniz. Siz bir akrep kadınıysanız bugün bir erkek sizi baştan çıkartma gayretleri içine girebilir. Onun gerçek niyetini ilk anda hemen anlayabilirsiniz.
Evet bu Akrep burcunun bugünkü yorumu...
Allah arttırsın...
Huzur Sokağı
Biraz geç oldu ama olsun....
Cuma günü ev arkadaşımla oturduk televizyon izliyoruz. Emir'in Yolu'na baktık Allah'ım Emir mübarek kurşun geçirmez, mutant olmuş hiçbir şey etkilemiyor. Ben olsam arka sokaktan atılan kurşun gelir beni bulur.
Her neyse biraz saçmaydı yani...
Sonrasında kanallar arasında gezinirken Huzur Sokağı'na denk geldik. Gelmez olaydık.
Allah'ım açık olmak resmen suç gibi gösterilmiş.
Açık kızlar şımarık, ailelerinde problem var...
Kapalı kadınlar mutlu, günahsız....
Bir bölümde Kutsi'nin kız kardeşi açık kızlara özeniyor annesinin cevabı aa onlar bizden değil oluyor.
Çok ayıp...
Tamam tabi ki her zaman başı açık insanların olduğu diziler çekilmemeli ama bu şekilde de zan altında bırakılmaz..
Garipsedim.
Arkadaşımla baya geyiğini yaptık.
Ezik miyiz la biz dedik...
ahahaha
Allah sen...
Güven Hokna'ya da hiç yakışmamış kapalılık....
Cuma günü ev arkadaşımla oturduk televizyon izliyoruz. Emir'in Yolu'na baktık Allah'ım Emir mübarek kurşun geçirmez, mutant olmuş hiçbir şey etkilemiyor. Ben olsam arka sokaktan atılan kurşun gelir beni bulur.
Her neyse biraz saçmaydı yani...
Sonrasında kanallar arasında gezinirken Huzur Sokağı'na denk geldik. Gelmez olaydık.
Allah'ım açık olmak resmen suç gibi gösterilmiş.
Açık kızlar şımarık, ailelerinde problem var...
Kapalı kadınlar mutlu, günahsız....
Bir bölümde Kutsi'nin kız kardeşi açık kızlara özeniyor annesinin cevabı aa onlar bizden değil oluyor.
Çok ayıp...
Tamam tabi ki her zaman başı açık insanların olduğu diziler çekilmemeli ama bu şekilde de zan altında bırakılmaz..
Garipsedim.
Arkadaşımla baya geyiğini yaptık.
Ezik miyiz la biz dedik...
ahahaha
Allah sen...
Güven Hokna'ya da hiç yakışmamış kapalılık....
7 Eylül 2012 Cuma
Ömür boyu sessizlik
Bu ülkeden, pişmiş pişmiş sırıtan mallardan, benim gibi sadece sosyal medyadan tepki gösterenlerden sıkıldım.Arap Baharı değil Katrina Kasırgası vursa bizi bi bok olmaz.
Hep aynı....
25 şehidi duyunca biran hiçbir şey hissetmediğimi düşündüm. Ama sonrasında bilmem ne bakanı ahh pardon Orman Bakanı açıklama yaparken arkada duyulan feryatları işitince kendime gelemedim....
Bilmiyorum, bilemiyorum...
Ya çok azız, ya hiç yokuz. Bıçak kemiğe değil kalbe dayandı..Dayanmakla kalmadı yavaş yavaş acı çektirircesine deşiliyor.
.........
İstediğimiz kadar #hükümetistifa diyelim, bağıralım çağıralım, olan ruhu darda, evleri küçücük köylerde olan olanlara oldu. Sana, bana, bize değil o küçücük; umudu yüreğinden büyük ailelere oldu.
Hep aynı....
25 şehidi duyunca biran hiçbir şey hissetmediğimi düşündüm. Ama sonrasında bilmem ne bakanı ahh pardon Orman Bakanı açıklama yaparken arkada duyulan feryatları işitince kendime gelemedim....
Bilmiyorum, bilemiyorum...
Ya çok azız, ya hiç yokuz. Bıçak kemiğe değil kalbe dayandı..Dayanmakla kalmadı yavaş yavaş acı çektirircesine deşiliyor.
.........
İstediğimiz kadar #hükümetistifa diyelim, bağıralım çağıralım, olan ruhu darda, evleri küçücük köylerde olan olanlara oldu. Sana, bana, bize değil o küçücük; umudu yüreğinden büyük ailelere oldu.
6 Eylül 2012 Perşembe
Kuşlar gibi özgür fakat kafeste...
-Erdoğan Abi sen iyi bir adamsın babama olan nefretini bize hiç yansıtmadın.
-Ben Moskoflu Recep'ten nefret etmedim ki...
-Nasıl yani, peki ya Ümmihan'dan?
-Ondanda etmedim
-Hiç mi?
-Hiç...
-Allah Allah, Ben ikisinden de nefret ediyorsun sanıyordum.
-Erdoğan'ın berrak gözlerinden bulutlar geçti; ''Öldüm kızım ben o gün. Ölü insan nefret eder mi?''
Hande Altaylı, Kahperengi, Sayfa;249
......Aşık bir insanın hazin yakarışıdır bu.....
-Ben Moskoflu Recep'ten nefret etmedim ki...
-Nasıl yani, peki ya Ümmihan'dan?
-Ondanda etmedim
-Hiç mi?
-Hiç...
-Allah Allah, Ben ikisinden de nefret ediyorsun sanıyordum.
-Erdoğan'ın berrak gözlerinden bulutlar geçti; ''Öldüm kızım ben o gün. Ölü insan nefret eder mi?''
Hande Altaylı, Kahperengi, Sayfa;249
......Aşık bir insanın hazin yakarışıdır bu.....
5 Eylül 2012 Çarşamba
Dram kraliçesi
Dün ilk defa televizyon izlemedim.
Sizler için küçük benim için büyük bir adım bu:)
Bundan sonra da izlemeyi düşünmüyorum....
Hande Altaylı'nın Kahperengi kitabına başladım dün...
Televizyon izlememek iyi geldi, öteki türlü mala bağlayan bir Suzan profili vardı. her dizi hakkında bilgisi olan...
Ayrıca her dizide ota boka ağlıyordum..
Allah'ım her şeye ağlar mı bir insan?...
Zaten 2 saatlik dizinin 1 saati reklam. Nefret....
O yüzden yavaştan bırakmadım birden kestim izlemeyi.
Sanki sigarayı bıraktım te Allah'ım
Sizler için küçük benim için büyük bir adım bu:)
Bundan sonra da izlemeyi düşünmüyorum....
Hande Altaylı'nın Kahperengi kitabına başladım dün...
Televizyon izlememek iyi geldi, öteki türlü mala bağlayan bir Suzan profili vardı. her dizi hakkında bilgisi olan...
Ayrıca her dizide ota boka ağlıyordum..
Allah'ım her şeye ağlar mı bir insan?...
Zaten 2 saatlik dizinin 1 saati reklam. Nefret....
O yüzden yavaştan bırakmadım birden kestim izlemeyi.
Sanki sigarayı bıraktım te Allah'ım
3 Eylül 2012 Pazartesi
Ya ben ya diğerleri
Yaa garip olan ben miyim yoksa insanlar mı abartıyor?
Ne mi?
Leyla ile mecnun!!!
Birkaç kez izlemek için kendimi zorladım, çünkü insanlar manyak gibi İsmail Abi, bilmem ne bakkal hakkında konuşuyor, espriler havada dans ediyor...
Dedim benim ne eksiğim var dur bakayım...
Ama yok hiçbir anlam veremedim diziye!!!
Ne mi?
Leyla ile mecnun!!!
Birkaç kez izlemek için kendimi zorladım, çünkü insanlar manyak gibi İsmail Abi, bilmem ne bakkal hakkında konuşuyor, espriler havada dans ediyor...
Dedim benim ne eksiğim var dur bakayım...
Ama yok hiçbir anlam veremedim diziye!!!
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)